18 Eylül 2016 Pazar

Hayal ve Gerçeklik Arasında Kalmış Bir Delilik

Dibine Kadar


Bugünün filmi :



Beş polis aldıkları bir ihbar sebebiyle gizemli bir ormana giderler. Fakat orada buldukları yıkık dökük evin içine girdiklerinde kendilerini gerçeklikten uzak ve ölüme yakın hallerde bulacaklardır.

Bu yazıya nasıl başlayabilirim bilmiyorum. Uzun zamandır ilk kez izlerken ve izledikten sonra beni kelimesiz bırakan bir film izledim.
Film gerçekten şoke edici. Herkese göre değil. Kesinlikle herkese göre değil. Korku film hayranlarının yiyip bitireceği bir film. Ve Türk yapımı olduğu için çok mutlu olduğum ve gurur duyduğum bir film. Çünkü :
Yaklaşık her hafta Türkiye'de vizyona giren ve 6 ayda bir devam filmleri çekilen korku filmlerinden biri değil. Ne zaman ''bu hafta çıkan filmler'' bölümüne girsem adını telaffuz edemediğim, posterinden anlaşılacağı gibi cinli - perili - şeytanlı - klişe korkutmaların olacağı, sıkıcı ve sizi korkutmaya söz veren sahnelerine güldüğünüz bir Türk korku filmi karşıma çıkıyor. 

AMA Baskın(ya da burada vizyona girdiği adıyla Baskın: Karabasan) öyle bir film değil. Gerçekten ama gerçekten, bunu daha fazla vurgulayamam, orijinal bir film olduğunu size hissettiriyor. Can Evrenol filmi daha önce hiçbir Türk korku filminde görülmeyen bir şekilde yönetiyor. Filmde Only God Forgives, The Thing ve Hostel filmlerinden esinlendiğini görebiliyorsunuz ve bunu söylemek bile mutluluk verici. Bu filmlerden ilham alıp bu aldığı ilhamı özenti olmayacak bir şekilde ekrana yansıtması ciddi anlamda yetenekli olduğunu ve çok iyi yerlere geleceğini gösteriyor.

Bazı sahnelerin altındaki felsefik ve soyut kavramlar, ilginç ve akılda kalıcı bir kötü adam ve hakkında daha çok öğrenmek/görmek istediğiniz sempatik baş karakter. Ve büyük ihtimalle filmin en çok parladığı alan: Pratik efektler. ''Aman Türkler yapamaz öyle kan efektlerini sahte durur'' cümlesini bize yutturan ve tam olmayı istediği gibi zaman zaman gerçekçi, zaman zaman sizin midenizi düğümleyecek ve zaman zaman olabildiği kadar iğrenç olmayı başaran efektler. Film en başından son saniyesine kadar derinizin altına giriyor, sizi rahatsız ediyor. Karakterlerin diyaloglarından, yönetmenin gösterip göstermemeyi tercih ettiği sahnelere kadar koltuğunuzun ucunda ''bunu nasıl başardılar'' ya da ''bundan sonra ne olacak'' cümlelerini kuracağınız bir film.


Ve müzikleri... Sinema alanında ''Türkler yapamaz'' dediğimiz ne var ise bu film başarıyor. Ulaş Pakkan tarafından ustaca bir şekilde yapılmış ve dinleyince size filmi - ve o sahneleri - hatırlatacak bir soundtrack. Yine Nicholas Wending Refn filmlerinden ilham alınmışsa bile duyulduğu zaman Baskın filminin - ve o unutulmayacak sahnelerinin - aklınızdan geçeceği(ve filmi izledikten sonra hemen aldığım) bir albüm.

Filmin zayıf yönlerini ikiye ayırabiliriz : Hikaye ve Karakterler

Hikaye muhteşem bir şekilde hiç görülmemiş diyebileceğimiz bir hikaye olmasa da ilerledikçe kendi tarzını yansıtıyor. Hikayenin sıkıntısı, kendi dünyasını düzgün bir şekilde yaratamaması. Film gerçeklik ve hayal arasında ince bir çizgide gidip gelirken size kesin cevaplar sunmuyor. Ve bunu görmezden gelseniz bile film kendi evreninin kurallarını koymadığı için her yaşanan olayı kabul etmeniz ve göz yummanız geliyor. Özellikle filmin finalindeki abartılı ve iddialı tercihi mantıklı bulamıyorsunuz. Seyirciyi düşündürtmek kendi aralarından sorgulatmak için değil de bütün filmin sebebini ve amacını sorduran bir final olarak karşınıza çıkıyor.

Karakterler ise sessiz ve kendi halindeki baş karakterimiz dışında hiçbir karakterle empati kuramıyorsunuz. Çünkü gerçekten iğrenç ve kötü insanlar. Film ilk yarısını sanki onlardan nefret etmenizi istiyormuş gibi kurguluyor. Tabii böyle yapınca da filmin devamında olan şeyler gerçekleştikçe karakterle karşı sevimsizlikten başka bir şey hissetmediğiniz için umursamıyorsunuz. Hatta kötü karakterin söylediği şeyler mantıklı gelmeye ve onun tarafını tutmaya başlıyorsunuz.

Sonuç : Türk korku filmlerinde yeni bir dönem başlatan, kendim bir korku filmi hayranı olarak ülkemde görmeyi uzun zamandır beklediğim, hikayesini sıkıntılı bulsam da ekranda gördüklerimle kendisi affettiren bir film. 

Baskın'a özel olarak puanlama sistemimi bu seferlik bırakıyor, sizden filmi izlemenizi ve kendi film zevkinize göre mi karar vermenizi istiyorum.

Bugünlük bu kadar.