25 Ekim 2014 Cumartesi

2014'te Çok Güzel 2 Komedi

Komedi Günü

2014'ün filmlerine devam ediyorum. Bugün 2 güzel komedi filmi:



'Büyük Budapeşte Oteli'nin usta hizmetçisi Gustave ve yeni işe katılan 'lobby boy'u Moustafa'nın I ve II. Dünya Savaş'ları arasında yaşadıkları maceralar anlatılıyor.

Yine bir Wes Anderson filmi, yine geniş ve müthiş bir kadro ve yine çok komik bir film. Filmi izleyince zaten bir Wes Anderson filmi olduğu anlaşılıyor fakat bol aksiyon ve temposu hızlı bir film. İyi ve zeki bir senaryonun yanına bu kadar iyi oyunculuklar eklenince ödül törenlerinde duyulacak bir film olacağa benziyor. Özellikle 'En iyi Senaryo' dalında şansı var.

-SPOILER-

Ralp Fiennes müthiş bir oyunculuk çıkarmış. Komedik zamanlaması dışında kısa dram sahnelerinde rolünü gerçekten iyi satıyor. Özellikle o kadar ağır ve absürt şeyleri o kadar komik bir şekilde söylemesi tekrardan kendisinin ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu gösteriyor. Ve akademi bu filmi unutmazsa yılın sonuna kadar 'En İyi Erkek Oyuncu' adaylığı bekliyorum. Ama akademi unutmazsa...


Korsan filmlerin ustası Zafer karısını kaybetmemek için bir film çekmeye çalışacaktır.

Sitede yorumladığım ilk Türk filmi ve sinemada izlediğim nadir Türk filmlerinden biri. Tabi ki de Cem Yılmaz filmi olduğu için kaçırmak istemedim. Ve neredeyse her Cem Yılmaz filmi gibi bunu da çok beğendim. Cem Yılmaz'ın yazarlık dışında yönettiği ilk film. Diğer filmleri gibi film komple komedi olmasa da gerçekten kaliteli bir film. İzlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.


-SPOILER-

Belirttiğim gibi diğer Cem Yılmaz filmleri gibi değil. Her dakika bir espri, bir kahkaha yok. Ama film içinde bir film yapmak ve bunu kaliteli bir şekilde yapmak çok zor. Cem Yılmaz bunu başarıyor. Ve oyunculuklarda çok yardımcı oluyor. Özellikle televizyondan gelen Çağlar Çorumlu. Aralarda çıkan ünlü oyuncularda filmin en komik sahnelerindeydiler. 

Bir sonraki yazı 'Bağımsız Gün'
Bugünlük bu kadar...

20 Ekim 2014 Pazartesi

2014'e Devam


Bilim-Kurgu Günü

2014 filmlerine devam ediyorum. Bugün belkide yılın en iyi 2 bilim-kurgu filmini yazıyorum. Başlayalım...


Gelecek kötü durumdadır. Mutantların sonu iyi gözükmüyordur. Bu anı değiştirmek için Wolverine'i bazı şeyleri değiştirmesi geçmişe göndermeleri lazımdır.


Film tartışmasız en iyi X-Men filmi. Onun yanı sıra bu yılın en iyi filmleri arasında. X-Men filmlerine 10 yıldan sonra geri dönen Bryan Singer eski oyuncularla yeni oyuncuları çok iyi şekilde birleştirmiş. Efektler ve senaryonun yanı sıra çoğu zaman bir bilim-kurgu ya da çizgi roman filminde göremeyeceğiniz derecede iyi oyunculuklar var. Özellikle James McAvoy ve Michael Fassbender en iyi performanslarını veriyor. Eğer seriyi izlemediyseniz filmi anlamanız için sadece X-Men: First Class'ı izlemeniz yeterli olur.

-SPOILER-

Filmin başını gelecekle açıyoruz. Hiç beklemediğiniz anda tanıdığımız çoğu yan karakter ölüyor. Ama film geçmişe dönünce filmin çok iyi olacağını anlıyoruz. Filmin en iyi, hatta biraz zorlasak yazın en iyi sahnesi, Quicksilver karakterinin kahramanlarımızı polislerden kurtarmasıydı. Ve sonda her şeyin silinip temiz bir sayfa açılması eski kötü filmleri (bknz. X-Men: The Last Stand - X-Men Origins: Wolverine) böylece unutmamızı sağlaması da çok akıllıcaydı.
Yazılardan sonraki sahneye gelince; bir dahaki film için beni bu kadar heyecanlandıramazdı. Apocalypse'i orada sanki ilk mutantmış gibi görmek bir yana arkada Mahşerin 4 Atlısı'nı da görmek beni gelecek X-Men filmleri için iyi hissettiriyor. 2016'da X-Men: Apocalypse'te Gambit'i görecek olmamız da bunun bir parçası. 


Bir subay talihsiz bir şekilde kendini uzaylılarla yapılan bir savaşta bulur. Savaş sırasında olan bir şey sonucu da olayları tekrar tekrar yaşamaya başlar. Kendini geliştirerek bunun üstesinden gelmesi lazımdır.


NOT: Filmin adı ilk önce All You Need Is Kill idi. Esinlenilen kitap serisinin adı. Fakat bu ismi değiştirmeye karar verdiler: Edge of Tomorrow. Film gişede iyi yapamadı, özellikle Amerika'da. DVD ve Bluray satışlarında filmin sloganı 'Live, Die, Repeat' çok akılda kalıcı oldu. Stüdyoda filmin ismini tekrardan değiştirmeye karar verdi. Gördüğüm en kötü film pazarlamalarından biri...

Film bu yılın ve uzun zamandır izlediğim en eğlendiğim bilim-kurgu filmi olabilir.  Doug Liman tekrardan bu tarz filmleri çok iyi yapabileceğini gösteriyor. Tom Cruise bu filmle aksiyon yıldızlığına geri dönüyor. Ancak burada neredeyse hiçbir Cruise filminde olmayan bir şey oldu. Yan oyunculardan biri Cruise'u gölgede bıraktı: Emily Blunt.
Zaten sadece posterlerde isminin Tom Cruise'un yanında olmasından anlamalıydık ve gösteriyi de çaldı.

-SPOILER-

Filmde aksiyon ve efektler müthiş. Onun yanı sıra Tom Cruise bu filmde daha çok korkak bir karakterle başlıyor, film biterken onu gerçek bir asker olarak görüyoruz. Buda filmin karakter geliştirmesini ne kadar iyi yaptığını gösteriyor. Senaryo çok akıllıcaydı. Özellikle Tom Cruise'un karakterinin bazı olaylardan kaçış sahneleri hem komik hem de çok iyi yazılmıştı.

Sonraki yazı 'Komedi Günü'.
Bugünlük bu kadar.

19 Ekim 2014 Pazar

2014 Filmleri

Yine, Yeni, Yeniden (x2) 

İşte bu yıl izlediğim ve sevdiğim filmler. Düşünün; o kadar sevmişim ki yazmaya karar verdim. 
10 taneye düşürmeye çalıştım ama işe yaramadı. O yüzden bende hepsini yazayım dedim. Yazıların başını normal yorum olarak yapacağım sonra 'spoiler' vererek devam edeceğim. O yüzden sadece film hakkında fikir edinip izleyip izlemek istemediğinize karar vermek istiyorsanız SPOILER yazan yere kadar okuyun.

Başlıyorum...

Godzilla 

Canavarların radyoaktif kralı geri döner. Godzilla dehşet salmak için tekrar şehirdedir fakat bu neden insanların başka bir canavardan kurtulmasına yardım etmek mi yoksa canavarların katliamına el atmak mı?

Filmi sinemada 3 boyutlu olarak izledim ve çok beğendim. Bu filmi kimse hikayesi ya da karakterleri için izlemeyecektir. Tek istenilen şey Godzilla. Zaten karakterlere önem vermeyeceksin ama Godzilla çıktığı anda gözünü alamayacaksın. Özel efektler, ses dizaynı ve bazen insanların gözlerinden bakıp Godzilla'nın yanında ne kadar küçük göründüğümüz hissi filmin başlıca artılarıydı.

-SPOILER-

Filmin eksilerine gelince... Breaking Bad'in ününden taze çıkmış bir Bryan Cranston var. Ama siz onu filmin ilk 20 dakikasında öldürüyorsunuz. Peki o çıkan fragmanlar neden onu başrol gibi gösteriyor? Akıllı pazarlama ama yanlış pazarlama.
Diğer gözüme çarpan şey ise Godzilla'nın diğer 'Mutu'larla her dövüşünde televizyona kesiyor. Honolulu'da Godzilla'yı ilk kez görüyoruz tam olarak. Dövüş başlayacak diye sevindim ama tam o sırada televizyonda haber bültenine kesti. Biraz daha Godzilla'ya hayır demezdim.



Jenko ve Schmidt lisedeki uyuşturucu çetesini batırdıktan sonra üniversite görevine geçerler. Ama tamamen aynı görevdir.


Filmi Amerika'da neredeyse bomboş bir gece seansında izledim ve şimdi tekrar izleyince orada gülmekten bazı esprileri kaçırdığımı gördüm. Herkese ilk film sürpriz olarak geldi. Kimse bu kadar komik bir film beklemiyordu. İkincisi çıkacak dediklerinde 'sadece para için' yapacaklar, 'komik olmayacak' dedik. Çünkü neredeyse hiçbir ikinci komedi filmi komik olmaz. Ama bu film bir istisna. Şuan izlediklerim arasında yılın en komik filmi diyebilirim.

Film kendini çok iyi anlıyor. Birebir aynı filmi yaptıklarını biliyorlar. Channing Tatum ve Ice Cube bu filmde daha çok parlıyor. Tatum'un komedik zamanlamasının gittikçe geliştiğini görüyoruz. Jonah Hill her zamanki gibi çok komik. Şahsen Tatum'un özellikle bir sahnesi en çok güldüğüm sahneydi. Gülmek istiyorsanız izleyeceğiniz film bu.

-SPOILER-

Tatum'un bahsettiğim sahnesi Schmidt'in başkomiserin kızıyla çıktığını anladığı an. O sahne ve ondan önce Ice Cube'ün yemekhanedeki sahnesi gülmekten ağladığım sahnelerdi. 
Ve sondaki gelecek filmler esprisi yönetmenlerin filmi ne kadar iyi anladığını gösteriyor. Filmi izlediyseniz yazılardan sonra da bir sahne var. İzlemeyi unutmayın.