18 Ocak 2020 Cumartesi

Son On Yılın En İyi Belgeselleri (2010 - 2019)

Garip bir liste, evet, görebiliyorum. Neden böyle bir liste yaptığımı açıklayayım önce:

Ben de sinemayla ilgili her insan gibi 'son on yılın enleri' listesi yapıyordum. Herhangi bir site ya da blog için değil, tamamen kendi görüşlerimi ve on yıl içinde çıkan favori filmlerimi daha net görebilmek için yapmaya başladım. Ve daha sonrasında fark ettim ki listenin büyük bir çoğunluğu belgesellerden oluşuyor. Bunun sebebi ise benim vizyon filmlerinden daha çok belgesel izlememden kaynaklanıyor. Kısa bir giriş açıklamasından sonra ikinci açıklamama geçmek istiyorum:

Bu tamamen benim favori listem. Sadece filmler bile yok, çok beğendiğim ve yeterli ilgiyi görmediğini düşündüğüm mini dizi belgeseller de var.
Bir sıralama olarak da koymuyorum ancak listenin sonunda en sevdiğim belgeseli de açıklıyorum.

Açıklamaları geçebildiysek filmlere başlayalım:

- Free Solo: Evet, olmazsa olmazdır. Gerçekten bir reklam kampanyasına sahip, nadir görülen belgesellerden biri olan Free Solo, kaya tırmanışçısı ve garip bir kişilik olan Alex Hannold'un Kaliforniya'daki El Capitan dağına hiçbir tırmanış malzemesi olmadan tırmanışını anlatıyor. Kusurlu bir adam hakkında çekilen bir karakter çalışması olmasıyla birlikte ayrıca aynı adamın hayatını tehlikeye atarak tarihte bir ilki başarma çabası da olmuştur. Ne kadar dram olarak görsek de aynı zamanda bir gerilim filmi olarak da görülebilir. Özellikle Alex dağdayken yükseklik korkusu olan, olmayan herkes koltuklarında doğrulup terlemeye başlayacaktır.

Image result for free solo

Three Identical Strangers: Hollywood filmini çekip 'Gerçek olaylara dayanmaktadır.' dese inanmayacağımız bir hikaye. İnanılmaz ve gerçek. İlk 20 dakikasında üçüz kardeşlerin birbirlerini tesadüf eseri keşfetmeleriyle başlayan film, daha sonrasında kardeşlerin tek tek hayatlarına odaklanıyor. Sonlara doğru ise kardeşlerden çok daha büyük bir hikayeyi keşfeden belgesel, bu kadar mutlu başlayan bir hikayeyi, hayatın acı gerçekleriyle bitirmek zorunda kalıyor.

Image result for three identical strangers

- Catfish: İsmini bir fiil olarak sözlüklere geçiren tarihi film. Aslında konusu ve fragmanına bakınca neredeyse sizi izlememeniz için zorlayan bir film gibi. Ama güvenin, çok garip bir yolculuk. Konusu ise basit: Bir adam internetten bir kadınla tanışır. Mesajlaşmaya başlarlar. Adam bunu kameraya alır. Adam aşıktır. Ancak daha sonra birbirlerinin gerçek kimliklerinden şüphe duymaya başlayacaklardır.
Komik, samimi, doğal, hızlı, korkutucu, duygusal, ilham ve acı verici.

Related image

- Samsara: Hani bazı görseller vardır, açıklayamazsınız. Açıklamak da istemezsiniz. Samsara budur. Baraka (1992) sonrası tekrardan karşımıza çıkan yönetmen Ron Fricke, beş sene boyunca 25 farklı ülkede çektiği diyalogsuz görsel bir şölen ve ruhani bir terapi ortaya koyuyor.

Related image

- The Armstrong Lie: Bu listede birkaç kez bahsedeceğim, belgesel türünün en iyilerinden Alex Gibney'nin belki de çektiği en kişisel filmi. Yedi kere Tour de France etabını kazanan atlet Lance Armstrong, 2009'da kanseri yenerek ve doping dedikodularını geride bırakarak bisiklete geri döner. Gibney'den bu geri dönüşünü bir belgesel yapmasını ister fakat Armstrong, Oprah ile yaptığı bir röportajla hem Gibney'le kurduğu kişisel ilişkiyi bozacak hem de tüm dünyayı şok edecektir.
Filmin gerçekten samimi ve 'Armstrong yandaşı' bir bakış açısıyla başlıyor ancak daha sonrasında yönetmen Armstrong tarafından kandırıldığı için daha agresif bir yaklaşıma geçiyor. Bir atletin bütün dünyanın gözü önünde çöküşünü, onun yanında yıllarını harcayıp onu iyi şekilde göstermeye çalışan bir sinemacının bakış açısından izliyoruz.

Related image

- Tim's Vermeer: Belki de listedeki en 'rahat' ve 'iyi huylu' film. Teknoloji dünyasındaki buluşlarıyla zenginleşmiş Tim'in resme olan ilgisini ve tutkusunu Johannes Vermeer'in bir tablosunu, Vermeer'in kullandığı teknikleri kullanarak tamamen yeniden yaratmasını anlatıyor. Tatlı, entelektüel ve listedeki bazı karanlık ve kafanızı bozacak filmlerin aksine arkanıza yaslanıp kahvenizi yudumlayarak izleyebileceğiniz bir film.

Image result for tims vermeer

- Jodorowsky's Dune: Çekilememiş en büyük filmin hikayesi. Şilili eksantrik yönetmen Alejandro Jodorowsky'nin Frank Herbert'ın klasik bilim-kurgu romanı Dune'u sinema perdesine uyarlamaya çalışmasını anlatmaktadır. Jodorowsky'nin kendisi tarafından anlatılan gerçekleştirilememiş film renkli kıyafetler, H.R. Giger tarafından tasarlanan gemiler, Pink Floyd tarafından yapılacak film müzikleri ve oyuncu kadrosunda Salvador Dali, Mick Jagger ve Orson Welles gibi isimleri tam 14 saatlik bir filmde buluşturuyor. Biliyorum, inanması güç ama '70'ler böyleymiş.

Image result for jodorowsky's dune


- Tickled: Gazeteci David Ferrier, internette gezinirken YouTube'un derinliklerinde bir 'gıdıklama yarışması' videosuna denk gelir. Ve peşini bırakmama kararı alır. Videodaki insanları, bu yarışmanın arkasındaki isimleri, bu yarışmanın sebebini ve yarışmanın arkasında dönen karanlık olayları araştıracaktır. Komik, garip ve bir o kadar da ürkütücü yerlere varan film beklenilmeyen yerlere gidecektir.

Image result for tickled


- Life Itself: Çoğu tarafından en güvenilir ve işinde en iyi sinema eleştirmeni Roger Ebert'ın hastalığa kapılarak hayatının son aylarını anlatarak aynı zamanda çocukluğundan başlayarak sinema tutkusunun hikayesini de Ebert'ın aile yakınları ve sinema tarihinde dokunduğu ünlülerle yapılan röportajlar aracılığıyla anlatmıştır. Üzücüdür ama aynı zamanda hayata karşı da nasıl güçlü durulması gerektiğini de gösterir.

Related image

- Going Clear: Scientology & The Prison of Disblief: Tekrardan bir Alex Gibney bir filmi karşımızda. Tom Cruise ve John Travolta gibi ünlülerin hayatını adadıkları 'din' olan Scientology'nin aslında kişisel gelişimi sağlayan bir inanç akımı kisvesi altında bir tarikat olduğunu gösteriyor. Eski üyeleriyle röportajlarla bunu gösteren film, önce size bu inancı açıklayıp daha sonrasında size ne kadar çıkarcı, hoşgörüsüz olduğunu ve ellerinin nerelere kadar uzandığını gözler önüne seriyor. Kaçırılmaması gerek.

Image result for going clear

- Weiner: Yanlışlıkla 'sexting' yapacağı fotoğrafı Twitter'da paylaşan Anthony Weiner adında tutkulu bir siyasetçinin, medyayı kasıp kavuran bu olayından sonra yapmaya çalıştığı geri dönüşü anlatan film, aslında bir saatli bombayı da seyircilere sunuyor. Evli ve çocuklu olan Weiner, eski itibarını geri kazanmaya çalışırken kameraya ya da belgeseli yapan filmcilere konuştuğu her anda ona inanmamızı isteyen gözlerle bakıyor. Ama işte... inanamıyoruz. Bu düşüncemizde de haklı olduğumuzu kanıtlıyor film.

Image result for weiner 2016

- Tell Me Who I Am: Sadece bu listede değil, izlediğim en garip belgesellerden. En azından hikayesi ve konsepti olarak: 18 yaşında geçirdiği bir motor kazası sonrası hafızasını kaybeden bir gencin, ikiz kardeşiyle beraber geçmişini aydınlatma çabasını izliyoruz. Ancak yıllar ilerledikçe ikiz kardeşinin ona anlattığı her şeyin doğru olmadığını anlayan adam, kardeşi, ailesi ve hatta kendiyle ilgili gerçekleri de öğrenecektir.
İzlemesi zor ve olabildiğince duygusal film, sonlarına doğru garip tercihler yapıyor olsa da bütün hikayeyi bize nefessiz bir şekilde izletiyor.

Image result for Tell Me Who I Am

- Abducted in Plain Sight: Yani... ne denilebilir? Yine filmi olsa inanmayacağımız bir hikaye. Gittikçe garipleşen ve gerçekten neredeyse her 10 dakikada bir ters köşe (plot twist) yaratan ve her 5 dakikada bir 'yok artık OHA' dediğimiz sinir bozucu insan hatalarından ekrana elimizi sokarak insanları tokatlamak istediğimiz bir film. Komşusunun küçük kızına sarkan yetişkin bir adamı ve küçük kızın habersiz ailesinin hikayesi, kaliteli bir belgesel olmasına rağmen maalesef insanların seneler önce yaptıkları yüzünden sinirinizi bozan bir hikaye.

Image result for Abducted in Plain Sight

- The Internet's Own Boy: The Story of Aaron Swartz: Reddit'in kurucularından ve internet bağlantısı olan herkese ücretsiz kaynaklar sağlamaya çalışan genç 'hacktivist' Aaron Swartz'un kısa, acıklı ancak güçlü hikayesini izliyoruz. Aaron'ın da isteyeceği gibi filmi internette ücretsiz şekilde izleyebilirsiniz.

Image result for internet's own boy

- Voyeur: Tecrübeli ve itibarlı gazeteci Gay Talese, 1980'lerde bir mektup alıyor. Sadece insanları dikizlemek için küçük bir otel satın alan bir adam, bu ünlü gazeteciye hikayesini anlatmak istiyor. Hikayeyi tamamen anlatıp adının geçmesine izin vermesi ise neredeyse 30 yıl alıyor. Kendisinin de kabul ettiği deyimle 'sapık bir röntgenci'nin hikayesini izliyoruz. Ancak film sonlarına doğru gazeteci ve röntgenci arasında izlemesi keyifli bir çatışmaya dönüşüyor. Garip bir şekilde komik ve sizi bu hikayenin nereye varacağını bilmediğiniz şekilde şaşırtıcıdır.

Related image

- McQueen: İngiltere'nin küçük bir kasabasından gelerek Givenchy'nin baş tasarımcısı pozisyonuna kadar yükselen ve daha sonrasına kendi markasını kurarak moda dünyasında adını altın harflerle yazan Alexander McQueen'in hayat hikayesini izliyoruz. Arkadaşları, ailesi ve tanıdıklarının da röportajlarda dediği gibi 'şişman ve fakir bir adamdan, estetikli, zengin ve fit bir insana acı veren bir şekilde dönüşüyor'.

Image result for mcqueen documentary

- The Legend of Cocaine Island: Gerçek muhteşem karakterlerle, sanki yazılmışçasına oynanan röportajlarla, incelenmesi gereken kaliteli kurgusu ve zaman zaman ciddi ve duygusal olduğu kadar da komik olan bir hikaye... ve Karayipler'de 2 milyon dolar değerinde olan kokain dolu bir çantayı bulmaya çalışan adamlar. Evet, hikaye bu.

Image result for The Legend of Cocaine Island

- Don't Fuck with Cats: Hunting an Internet Killer: Sadece evlerinde bilgisayarlarının başında olan insanların, ağza alınmayacak şeyler yaparak bunları video çekip internete yükleyen ve suratı gözükmeyen bir adamı bulma çabasını izliyoruz. Sadece üç bölümden oluşan bu mini dizi, sadece bir oturuşta değil; bir nefeste izleyeceğiniz bir izleme tecrübesi olacak. Plot twist üstüne plot twist olan ve gerçekten nereye varacağını, nerede sonlanacağını kestiremeyeceğiniz bir hikaye, izlerken heyecandan ve stresten tırnaklarınızı değil; komple elinizi ve kolunuzu yiyebileceğiniz bir belgesel.

Image result for Don't F** with Cats imdb

- Shirkers: Belgeselin hikayesinin öneminden ise rahatlatıcı tonu ve sempatik ve içimizi ısıtan insanlarla çıktığımız yolculuk çok daha önemli oluyor bu filmde. Singapur'da genç kızken çekilen bir filmin arayışına düşen bir kadın, yıllar sonra aynı insanlarla aynı yerlerde ve aynı maceralarda buluyor kendini. Kendini dinleten zamansız, muhteşem bir soundtrack ile nereye varacağını merak ettiğiniz 1.5 saat geçirmek isterseniz Shirkers sizlerle.

Image result for Shirkers

- Exit Through the Gift Shop: Banksy kim bilmiyorsanız, izleyin; Banksy kim biliyorsanız izleyin. Graffiti seviyorsanız izleyin; sevmiyorsanız da izleyin. Dünyada sükse yaratan bir sokak sanatçısının her saniyesini videoya çeken bir adamın zihinsel çöküşünü görmek istiyorsanız izleyin. Bu adamın kendisinin de bir sanatçı olarak milyoner olma çabasını görmek istiyorsanız izleyin. Belki de izleyeceğiniz en komik belgeseli tecrübe etmek istiyorsanız izleyin. Keşke ben de ilk kez izleyebilsem...

Image result for Exit Through the Gift Shop

- The Jinx: The Life and Deaths of Robert Durst: Mükemmel bir film yoktur... mükemmel bir belgesel de. Ancak mükemmele en yakın varsa, The Jinx'tir. Muhteşem sıkı ve gereksiz hiçbir şeye bir saniye bile harcamayan kurgusuyla tam 6 bölüm bizi ekrana kitleyen The Jinx, gerçek hayata olan etkisiyle bile bu listeye zaten girme hakkı kazanmıştı. Hem antipatik ve seri katil olmasından şüphe duyduğumuz bir adamın hayat hikayesini anlatırken hem de (yönetmen) kendisinin bu adamla olan ilişkisini de inceliyor. Capturing the Friedmans gibi yine takdir edilesi ve izlenilmesi gereken bir belgesel yapan Andrew Jarecki, yaptığı her şeyde başarıya ulaşıyor.

Image result for The Jinx: The Life and Deaths of Robert Durst


Favori belgeselimi söylemeden önce beğendiğim ancak yazmaya gerek duymadığım, en sevdiğim değil ancak hikayesini beğenirseniz izlemenizi tavsiye ettiğim birkaç belgeseli de ekleyeyim:
Tabloid
The Unknown Known
Catching Hell
The Inventor: Out for Blood in Silicon Valley
Citizenfour
TPB AFK

Şimdi... gelelim, favorime:

Related image

- The Imposter: Beni bu kadar esir eden ve her sahnede, her röportajda düşündüren ve ilk izlememin üstünden yıllar geçse bile HALA düşündürmeye devam eden bir hikayeye rastlamadım. The Imposter, yaşanan olayları yeniden yaratma tekniği olsun, kusursuz bir kurgusu olsun, neredeyse herkesi bize hem masum hem de şüpheli olarak sunarak Kuleshov efektini mükemmelleştiren bir başyapıttır. Yıl sonunda 'bu sene izlediğim filmler' listeme baktığımda yaklaşık 5 senedir her sene en az bir kere izlediğimi görüyorum bu filmi. Ve de hak ediyor. İzlemediyseniz şiddetle izlemenizi öneririm. Son yılın 'en iyi' belgeseli olmayabilir ancak benim favorim.

Sonuç

Belgesel izlemek, kurgu film izlemeye benzemez. Daha farklı bir moda ve kafa yapısına girmeniz gerekir. Bence bu kafa yapısı kurgu bir filmi izlemeye başlarken odaklanmanızdan daha kolaydır. O yüzden bu kadar belgesel izleyebiliyor ve kafamın yanmasını engelleyebiliyorum.
İnsanların belgesellere bir ön yargısı oluyor çoğu zaman. Sanki her belgesel size bütün bilgileri boğazınıza döşüyor gibi, böyle bir şey yok.

İyi bir belgesel filmi, iyi bir filmdir... ve iyi bir filmi izlemeniz için hiçbir bahane söz konusu olamaz.