12 Temmuz 2016 Salı

Rahatsız Edici Oyuncak Bebek Filmi

Lanetli Çocuk



Bugünün filmi : The Boy

Amerikalı genç bir kadın, İngiltere'nin kalabalık yerleşimlerinden uzak bir köyünde 8 yaşındaki bir erkek çocuğuna dadılık yapmayı kabul eder. Ancak bir sorun vardır, bakıcılık yapacağı çocuk gerçek boyutlarda bir porselen bebektir. 

Pozitif Tarafları


  • Çoğu düşük bütçeli korku filmlerinde olmasa da burada oyunculuklar kaliteli. Herkes rolüne bürünüyor ve tanıdık isimler de olmadıkları için ekrana bakınca oyuncuları değil karakterleri görebiliyorsunuz.

  • Bir korku filmine niye gidersiniz? Korkmak için. The Boy sizi korkutuyor ama germiyor maalesef(daha fazlası negatif taraflarında). Klişe düşük bütçeli modern korku filmlerinden alıştığımız ''jumpscare'' korku sahneleri yani Türkçe'ye çevirirsek ''ani bir sesle birlikte ekrana BÖÖ diye gelen şeyler'' sahnelerine rastlıyoruz. Ve artık çoğu filmden gördüğümüz için nerede ne zaman ne çıkacağını tahmin edebiliyoruz. Tahmin edilebilme demişken hemen negatif taraflarına geçelim...

Negatif Tarafları

  • Bana göre en negatif taraflarından biri filmin ne yapacağını size bu kadar hissettirmesiydi. Ben korkmak istiyorsam ''kız şimdi tabloya bakıyor birazdan kork... evet çıktı işte ani ses ve BÖÖ sesi tahmin etmiştim'' demek istemiyorum. Filmin size korku ya da gerilim filmi olarak sunduğu yeni-orijinal bir şey yok. 

  • Karakterlerin aksiyonları bir zamandan sonra zorunlu geliyor. Yani bu karakterin böyle salakça bir şey yapması lazım çünkü bunu yaparsa buradan 3 korku sahnesi daha çıkartabiliriz. Karakterlerin kendi aralarında ve bebekle iletişimleri bir süre sonra zorlanmış gözüküyor. Özellikle filmin ''sonuç'' bölümünde. Sonuç bölümü de demişken...

  • Şimdi burası biraz ''spoiler-ımsı'' olabilir o yüzden filmi izlemek istiyorsanız burayı okumak size kalmış. Film beni son 20 dakika kala bir karakterin hikayeye girmesiyle kaybetti. Oradan sonrası yokuş aşağıydı. Bir hikaye noktasını gözümüze soktular.(gerçek çocuğun aslında ölmemesi ve evin bakıcısı olarak aileye göz kulak olması) Filmin ilk 20 dakikasında sonu böyle çıkacak diye tahmin ettim ve film ilerleyince finalini düşündüm ve bu fikir kafama yattı. Tabii ya, çocuk aslında ölmemiş ama çok acı çekmiş. Bu yüzden anne-babasının delirmesini istiyor ve onların bu bebeğe bağlılıklarına izin veriyor. AMA sonu öyle çıkmıyor maalesef. Görsel ipuçları vererek bir şeye inanmamızı istiyorlar sonra ''yok öyle değil sonunda hikayenin geçmişiyle ilgili bilgi verip o kadar saçma bir finale zorlayacağız ki daha klişe bir film yapamayacaklar'' mentalitesine girip o ana kadar ki ''düzgün ama klişe'' diyebileceğim bir filmi ''saçma ve klişe'' kategorisine sokuyorlar.

Filmi izlemediyseniz sonucum şu : İzlemeyin, gerek yok. Daha güzel korku filmleri var. Ve hem korkup hem gülmek hem de sonunda bir sürpriz yaşamak istiyorsanız Housebound izleyin. Komedi ve korkuyu bu kadar güzel ve kaliteli bir şekilde harmanlayabilen nadir filmlerden.

                          


Yarın senenin başından, herkesin beğenmeyebileceği garip ''yengeç-vari'' bir bağımsız film.
Bugünlük bu kadar.